Artık farklı ve yeni bir dünyaya doğru ilerliyoruz-  içerisinde hepimizin kablolu ve kablosuz olmak suretiyle bir şekilde bağlantı kurduğumuz bir dünya. Ve her geçen gün daha fazla insan  mikrodalga fırın kullandıklarında  kablosuz internetlerinin bozulduğuna şahit oluyor.

WiFi kablosuz olarak internete giriş yapmamızı sağlayan bir araçtır. Keşfedildiği 1991 yılında, kasada ödeme sistemleri için kullanılmaktaydı. O dönemde ismi ‘WaveLAN’ olarak bilinmekteydi.  Kelimenin ‘wave’ kısmı (ing. dalga), bilginin radyo dalgaları ile taşınmasına işaret ederken, ’LAN’ kısmı ise ‘local area network’, yani yerel alan ağı anlamını taşıyor.

Bu sistemden sorumlu olan kurum IEEE (Institute of Electrical and Electronics Engineers), yani Elektrik ve Elektronik Mühendisleri Enstitüsü önce bu tanımı değiştirerek sistemin 'IEEE 802.11b Direct Sequence' olarak tanınmasını sağlamıştır. Ancak IEEE söylenmesi çok kolay olmayan bu ifade için, Interbrand Şirketi ile işbirliği yaparak 1999 yılının Ağustos ayında yeni bir karşılık buldu; ‘WİFİ’. Bu isme ‘HiFi’ yani müzik meraklıları için yüksek ses kalitesi anlamına gelen kelimeden yola çıkarak vardılar.

Kaynak: Kerry J (Compfight tarafından sağlandı)

Benim Wifi ile ilk tanışmam 2000 yılında olmuştu ve o an tamamen büyülenmiştim diyebilirim (hala da öyle). ‘WiFi’ veya ‘bağlantı noktası‘ olarak bildiğimiz şey aslında sadece küçük, amansız bir radyo alıcısıdır; amansızdır çünkü 1 watt‘ın onda biri büyüklüğünde maksimum güce sahiptir. Bir radyo sinyalini yaklaşık olarak 2.45 gigahertz frekansıyla yaymaktadır. Radyo sinyali, 2.45 gigahertz sinyal taşıyıcı ile internet verisini bilgisayarınıza aktarır, ve bir anda kendinizi kablosuz bağlantı ile internette sörf yaparken bulursunuz.

Tabii ki, bu süreç anlattığımdan biraz daha karmaşıktır.

Birincisi, 2.45 gigahertz frekansının çevresinde yaklaşık bir düzine farklı ve sıralı (ve şaşırtıcı bir şekilde üstüste geçmiş) frekans daha bulunmaktadır. Bu demek oluyor ki, bir grup bilgisayar ve WiFi’a bağlı cihaz aynı anda birbirlerini (çok da) etkilemeden internet üzerinde sörf yapabilir.

İkinci olarak ise, bazı WiFi cihazları (ve bilgisayarlar) bu yoğunluktan kaçmak için, birbirleriyle ,yaklaşık 5 gigahertz değerinde  olan farklı bir frekanstan iletişim kurabiliyor. Bu frekanslar mikrodalga fırının yaydığı sinyallerden etkilenmiyor. Ancak diğer bir yandan bu cihazların frekans genişlikleri diğerlerine göre daha dar.

Mikrodalga fırının sinyallerinin neden WiFi sinyalleri ile çakıştığı konusuna geri dönersek; mikrodalga fırınlar bir yiyeceği ısıtma işlemi için yaklaşık 1.000 Wattlık güç  sarf etmektedir. Bu değer nerdeyse bir kablosuz internet erişim cihazının harcadığından 10.000 kat daha fazladır. Bu gücün büyük bir kısmı mikrodalga fırının içerisinde güvenli bir şekilde saklanmaktadır.

Ama, internet bağlantınızın bu sistemle çakışması için ise sadece bu gücün ufak bir kısmının sızması yeterli olacaktır. Mikrodalga fırından dışarıya sızan bu azıcık güç insanlara zarar vermese bile internet bağlantınızı altüst edebilir. Sonuç olarak ulaşmak istediğiniz web sayfalarının yüklenme hızı azalır  veya bağlantınız kopma noktasına gelir.

Teknik bir yazar olan Jim Gier, çalışmakta olan bir mikrodalga fırın ile kablosuz ağ bağlantısının çakışma durumunu belli uzaklıklardan test etti.

Çalışır haldeki mikrodalga fırının, kendisine  30 cm uzaklıktaki bir bağlantı cihazının aktarım gücünü  %90 oranında düşürebildiği ortaya çıktı. Bu oran 2-3 metrede %75  ve  6 metre uzaklıkta ise % 60 ‘a kadar düşüyor.

Bağlantı kuran cihaz sayısı arttıkça durum daha da kötüleşiyor. Yeri gelmişken 2.45 gigahertz frekans bandında olan ve kablosuz ağ ile çakışan bunun gibi birçok farklı cihazın olduğunu da bilmeniz gerekir.

Telsiz telefonlar, uzaktan kumanda edilen kapı açma sistemleri, Bluetooth cihazları,

Podden och tillhörande omslagsbild på den här sidan tillhör Podfresh: Tevfik Uyar - Açık Bilim. Innehållet i podden är skapat av Podfresh: Tevfik Uyar - Açık Bilim och inte av, eller tillsammans med, Poddtoppen.