Kuzey Kutbu’ndaki (Arktik) buzun erimesi her geçen gün daha kötüye gidiyor. Buzun hacmi yıl boyu değişkenlik gösterir, kış ortasında zirveye yükselir ve genelde Eylül ayı gibi, yani yaz sezonu minimum seviyeye geriler.

Son 1400 yılda, her Eylül ayında arta kalan Kuzey Kutbu buzul hacmi neredeyse sabittti. Ancak 1980'den beri bu buzun % 80’ini kaybetmiş durumdayız.

Bir konuyu anlamamız lazım ki, o da 4,7 milyar yıldır ısıma ve soğuma anlamında birçok iklimsel doğal döngü olmuştur. Günümüzde Kuzey Kutbu’nda oluşan hadise doğal kaynaklı iklimsel döngü değildir,  biz insanların son yüzyılda yaktığımız fosil yakıtlarla birlikte bir trilyon tondan fazla karbonu atmosfere göndermemizin sonucudur.

Pekala, nedir bu doğal döngüler?  Onlardan pek çok vardır. Hadi bunlardan biri olan Milankovitch döngülerine bakalım. Bu döngüler Dünya ve onun Güneş çevresindeki yörüngesi ile alakalıdır. Üç ana Milankovitch döngüsü vardır. Bunların her biri, Dünya'nın ne kadar güneş radyasyona maruz kalacağını, ve bu radyasyonun buza, karaya veya sulara ne zaman düşeceğini etkiler.

İlk Milankovitch döngüsü şudur; Dünya'nın yörüngesi nerdeyse dairesel bir formdan hafifçe eliptiğe kayar. Bu durum 100.000 yıllık bir döngüde gerçekleşir. Dünya, Güneş’e yakınlaştığı zaman daha fazla ısı enerjisi alır, uzaklaştığında ise daha az. Şu anda Dünya'nın yörüngesi “nerdeyse dairesel” ve “hafif elips” arasındadır. Yani her takvim yılında Güneş'e olan mesafe değişimi yaklaşık 5,1 milyon kilometredir, bu da Dünya'ya varan güneş ışınımının % 6,8'lik bir fark göstermesine sebep olur. Dünya’nın yörüngesi en yüksek eliptikliğe kavuştuğu zaman, yerküreye varan güneş ışınımında % 23'lük fark oluşacaktır.

Gezegenimize varan güneş radyasyonunu etkileyen ikinci Milankovitch döngüsü ise, Dünya'nın kuzey-güney yönünde yatan dönüş ekseni ile Dünya’nın güneş etrafında dönerken üzerinde bulunduğu düzlem arasındaki eğimdir. Bu eğim ise dikeyde 22,1º ile 24,5º arasında oynar. Bu döngü 41.000 senede bir tekrarlanır. Günümüzdeki konumumuzdan bahsedersek, kabaca ortalarda bir yerdeyiz -dikeyden 23,4º açıyla eğik durumdayız ve 22,1º ye doğru ilerliyoruz. Yaklaşık 11.800 yılında en düşük seviyeye ulaştığımızda, genel eğilim her iki yarımküre için de yazın daha az güneş ışınımına maruz kalma yönünde olacak iken, kışın daha fazla güneş ışınımı alacak ve genel olarak hafif bir serinleme olacaktır.

Gezegenimizin güneş ışınımından ne kadar etkileneceğini etkileyen üçüncü Milankovitch döngüsünün anlaşılması biraz daha zordur. Buna ‘eksen sapması’ denir. Dünyamız Güneş etrafında dönerken, kuzey-güney yönelimli dönüş ekseni, dikeyde gerçekleştirdiği 22,1º ile 24,5º arasında sallanmaktan fazlasını yapar. Aynı zamanda —çok yavaş dönen devasa bir topaç gibi— döner gövdenin dönme eksenin savrulmasıyla çizilen 360º daireyi tarar, ve bu 26.000 yıl sürer. Böylece 4 Ocak’ta Dünya Güneş’e en yakın olduğu zaman,  Güney Kutbu (yani Antarktik)  Güneş’e doğru yönelmiştir.

Şartlar şu an eşit olsa, güney yarımküre daha sıcak bir yaza sahip olur, çünkü daha fazla güneş ışınımına maruz kalır, fakat altı ay sonra daha soğuk kışlara sahip olur. Ve buna karşılık, kuzey yarımküre ise daha ılık bir kış ve serin bir yaza sahip olacaktır.

Elbette “her şey” eşit değildir. Kuzey yarımkürede daha fazla kara parçası vardır, güney yarımküre ise daha fazla okyanusa sahiptir. Kuzey Kutbu, su üzerinde yüzen ve arazi ile çevrelenmiş buzdan oluşur. Güney Kutbu ise tam tersidir — sularla çevreli kara parçası üzerinde oturan buzdur. Bunların ne kadar karmaşık olduğunu görüyorsunuz, değil mi?

Şu an içinde bulunduğumuz döngü içerisinde, son üç milyon yıldır mükerrer buzul çağları yaşandı. Bir buzul çağı sırasında buzulun kalınlığı üç kilometre olabilir ve hemen hemen tüm Kanada’yı kaplayabilir. Sibirya ve Avrupa'ya yayılabileceği gibi,

Podden och tillhörande omslagsbild på den här sidan tillhör Podfresh: Tevfik Uyar - Açık Bilim. Innehållet i podden är skapat av Podfresh: Tevfik Uyar - Açık Bilim och inte av, eller tillsammans med, Poddtoppen.