Üç ayların başlanıgıcı Receb ayında sevablar kulların defterlerinin sevab hanelerine, bol bol dökülmesi dolayısıyla da Receb-ül esabb; Allah'ın rahmetinin cuşa gelip, ikram ü ihsanatının bol bol kullara geldiği ay denmiştir. Recep ayının ilk cuma gecesinde idrak edeceğimiz Reğâib Kandili, beklenen Nebi’nin anne karnında olduğu bir sürece tevafuk eder. Belki de o sürecin ilk mühim merhalesinin kilometre taşıdır. Âmine Hatun’un Peygamberimiz’e hamile olduğunu farkettiği, belirtileri yakaladığı gecedir. Bediüzzaman Hazretleri ise Reğâib gecesinin Zât-ı Ahmediye’nin terakki hayatının başlangıcının ünvanı olduğunu; Mi’rac gecesinin de Zât-ı Ahmediyenin terakki hayatının zirve noktasının ünvanı olduğunu bildirmektedir. Reğâib’in kudsiyetini vurgularken de, Hazret-i Risalet’in (sas) bir derece bir cihette âlem-i şehadete (ana rahminde dünyaya) Reğâib gecesi teşrif ettiklerini haber vermektedir. (Nursi, Sikke-i Tasdik-i Gaybi, s.206, 207)
Üç ayların başlangıcı, rağbetlere açık inayetle tüllenen bir perşembe akşamı ‘merhaba’ der Yaklaşan diğer Ulu günlere duygularımızı ilk defa uyarıp coşturan ‘Reğaib’ bir ses ve enstrüman denemesi gibidir. Yirmi küsur gün sonra gelecek olan Miraç ise, tam hazırlanmış ve gerilime geçmiş ruhlar için âdeta, semâvî düşüncelerle, gök kapılarının gıcırtılarıyla ve uhrevîlik esintileriyle gelir. Beraât bu tembihlerle uyanmış ve tetikte bekleyen sînelere kurtuluş muştularıyla seslenir. Kadir Gecesi’ne gelince, bu kadirşinas insanları, tasavvurlar üstü ve ancak bin aylık bir cehd ile elde edilebilecek feyiz ve bereketle kucaklar ve onları afv u mağfiret meltemleriyle sarar.
Recep ayının girmesiyle Rahmeti Sonsuz’a karşı duâ, niyaz, hamd u senâ ve tam bir teyakkuzla hazırlığa geçen ruhlar, ayın sonuna doğru ötelere uyanmış gibi tam bir temâşâ zevkine ererler.. ererler de hemen herkesin dili, edâsı, üslûbu değişir ve çehrelerini bir heybet, bir haşyet ve bir ümit sevinci bürür. Herkes daha ziyade kalp diliyle konuşmaya başlar.. beşerî sertlikler daha bir yumuşar.. ve bunlar arasında bir hayli insan, miraç yapacakmışçasına bütün dünyevî ağırlıklarını atar ve âdeta ruh hiffetine ulaşır. Derken Hakk’a yönelmiş bu insanların gönüllerinden taşan nûrâniyet ve sîmâlarındaki rengârenk incelik en katı kalpleri dahi yumuşatacak ve rikkate getirecek ölçülere ulaşır.
Abdül-Kadir-i Gîlânî (k.s.) ( Günyetü't-tâlibîn adlı eserinde şöyle yazıyor:"Receb: tevbe; Şa'ban muhabbet; Ramazan da Hakk'a kurbiyet ve vuslat ayıdır.""Receb: Günahı, zulm ü cevri terketme; Şa'ban: Salih amel işleyip vefa gösterme; Ramazan ise Sıdk u safaya erme ayıdır."
"Receb'de şevkle girişilen tevbe ve hasenât, kabule mazhar olur; Şa'ban'da işlenmiş eski seyyiat, afv ü mağfiret kılınır; Ramazan'da ise kula, ilâhi ihsan ve ikramlar bahşedilir."
Bu hikmetlere binaen , baştacımız, göz nurumuz ve gönül sürûrumuz, sevgili Peygamberimiz, bu ÜÇ AYLAR hakkında:
"Receb Allah'ın, Şa'ban benim, Ramazan da ümmetimin ayıdır." buyurmuş.
Zünnûn-ı Mısrî rh. diyor ki: "Receb ekme, Şa'ban sulama ve tımar, ramazan ise hasad ve biçim ayıdır.""Sene bir ağaca benzetilse Receb, o ağacın yapraklanma; Şa'ban, çiçeklenip meyvalanma; Ramazan ise olgunlaşan mahsülün devşirilip toplama zamanıdır."
Hulasa; Günahkâr, âsi, mücrim, gafil kulların, eğriyi bırakıp doğruya, batılı bırakıp hakk'a, kötüyü bırakıp iyiye, yönelmesi, yani Tevbe-i nasûh eylemesi için kacirilmayacak fırsat gunleridir 3 aylar ve bu mübarek gunler
Biz ZAKİRİN olarak; daha önce dile getirdiğimiz Hz Peygamberimizin Torunu Şehid Hz Hüseyin RA yadigarı Seyyidler Ehli Bey altın halkasının ilklerinden Büyük Tabiin Imamı Zeynelabidin Hz nin Efendimuzin makami Medine den niyazda bulunduğu (Sahife-i Seccade ve Kulub-ud Daria da yer alan) dualarindan bir kısmını ve kapsamlı Salat-Selamları bu mübarek gün ve gece munasebetyle arzedecegiz.